Skolyoz, omurganın sağa ve sola doğru olan ve röntgende 10 dereceden daha fazla olduğu ölçülüp saptanan eğrilikleridir. Normal bir omurga, vücuda arkadan bakıldığında düz görünmektedir; yandan bakıldığında ise omurganın doğal eğrileri (bel çukuru, sırt kamburu, boyun çukuru) gözükmektedir.
Sırtın ortasında düz bir çizgi yerine bazen “C” veya “S” harfi şeklinde görünen eğriler meydana gelebilmektedir. Bu tip eğrilikler skolyozun belirtileridir ve birçok çocuk ve ergeni etkileyen yaygın bir durumdur.
Omurga eğriliğinde sanılanın aksine 2 boyutlu değil 3 boyutlu bir eğrilik söz konusudur. Skolyotik omurgadaki bazı kemiklerde sağ ve sola doğru olan eğriliklerin yanında, omurganın kendi ekseninde dönmesi gibi daha ciddi yapısal bozuklukların da meydana geldiği görülmektedir. Bu duruma “rotoskolyoz” denmektedir.
Skolyozda gözlem yoluyla belirtileri incelemek, skolyozun erken teşhis edilmesini sağlayabilmektedir. Gözlem sırasında;
Skolyoz tanısı, muayene ve tarama testleriyle gerçekleşmektedir. Adams Öne Eğilme Testi, skolyoz taramasında en sık kullanılan fizik muayene testidir.
Muayene, kollarınız iki yanda rahat bir pozisyonda ayakta dururken yapılmaktadır. Doktor; omurga eğriliği, bel eğriliği, kürek kemiği asimetrisi ve herhangi bir gövde kayması aramak için sizi arkadan gözlemleyecektir. Daha sonra, beliniz yere paralel olana kadar öne doğru eğilmenizi isteyecek; skolyometre ile sağ ve sol sırt arasındaki seviye farkını ölçecektir.
Buradaki amaç; sırtınızın üst kısmındaki kaburga çıkıntısını veya alt kısmında yan veya bel çıkıntısının ölçüsünü belirleyip farklılığın görüldüğü durumlarda, skolyoz şüphesiyle film çekilebilmektedir.
Sonrasında, doktor genellikle tüm omurgayı görmek için omurganın iki yönlü skolyoz röntgenini isteyecektir. Röntgende görülebilecek omurga eğriliklerini ölçüp skolyozun derecesini tanımlamaya ve takibe yardımcı olmak için geliştirilen Cobb açısını belirleyecektir.
Skolyoz egzersizlerinin temel amacı; eğriliğin artmasını engellemek, mümkünse geriletmek, duruşu düzeltmek ve akciğer solunum kapasitesini korumaktır. Böylece skolyoz, cerrahi müdahaleye gerek kalmadan kontrol altında tutulup tedavi edilebilmektedir.
Skolyoz saptanınca ve özellikle eğrilik derecesinde artış varsa, hastaların skolyoz egzersizlerine başlaması önerilmektedir. Bazı durumlarda 3 yaş altı çocuklarda nedeni bilinmeyen skolyozun (idiyopatik skolyoz) kendiliğinden düzelebildiği bildirilmiştir. Bunun dışında her yaştaki skolyoz hastalarının düzenli skolyoz egzersizler yapmaları önerilmektedir.
Skolyoza özgü egzersizler ve skolyoz korsesi, ameliyatsız skolyoz derecesini düşürmek için kullanılan temel tedavi yöntemleridir. Uluslararası Skolyoz Ortopedi ve Rehabilitasyon Tedavisi Derneği (SOSORT) tarafından da kabul edilen bu tedaviler, ülkemizde de sıklıkla kullanılmaktadır. Ancak; bu tedavi yöntemlerinin seçimindeki ve uygulanmasındaki farklılıklar, bazen hastaların tedaviye gösterdiği uyumsuzluk, çok farklı sonuçlar alınmasına sebep olabilmektedir.
Bununla birlikte, skolyoz egzersizleri ve korse tedavisi omurga uzmanı olan bir merkezde düzenleniyor, hasta da bu tedavi ve takiplere uyum gösteriyorsa; skolyoz, %70-80 oranında kontrol altına alınabilmektedir.
Uluslararası Skolyoz Ortopedi ve Rehabilitasyon Tedavisi Derneği’ne bağlı olarak skolyoz egzersizleri uygulayan yedi okul bulunmaktadır. Bu okullar, skolyoz egzersizlerini farklı metotlarla uygulayarak hastaların günlük yaşamlarını iyileştirmeyi ve duruş bozukluklarını düzeltmeyi amaçlamaktadır. En yaygın ve etkinliği kanıtlanmış metot ise Schroth Metodudur.
Skolyozu eğriliğin şekli, yeri, eğriliğin tepe noktasının düzeyi ve hastanın yaşına göre çeşitli sınıflandırmaları yapılmaktadır.
Schroth sınıflandırma sistemi; vücudu temel olarak üç, daha detaylı hali ile dört ana bloğa ayırmaktadır. Bu bloklar genel kapsamda servikal (boyun bölgesi ve omuz kuşağı), torakal (göğüs kafesi) ve pelvik (kalça bölgesi) olarak sınıflandırılabilmektedir.
Bu sistem göz önüne alınarak her hastanın vücut bloklarında oluşan eğrilik ya da rotasyon sonucu oluşan dönme derecesi değerlendirilmektedir. Bu sistem ve değerlendirme ile, ilgili vücut yapılarının hareket ve duruşunu iyileştirmeye yarayan egzersiz teknikleri belirlenmektedir. Sonrasında kişinin durumuna özel bir tedavi planı oluşturularak çalışmalara başlanır. Aynı zamanda bu egzersiz programındaki bazı standart hareket ve pozisyonlar, hastaya ev egzersiz programı olarak verilmektedir.
Schroth sınıflandırma sistemi, skolyozu 4 farklı şekilde tanımlar:
Bu sınıflandırma sistemine göre;
Scroth metodu egzersizleri, Schroth egzersizleri alanında uzmanlaşmış fizyoterapistler tarafından uygulanmaktadır. Nefes ve vücut pozisyonu izlenerek düzeltmeler yapılmasını gerektiren bu egzersizlerin rehabilitasyon salonunda terapist eşliğinde yapılmaktadır. Scroth egzersizlerinin; fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezinde, Scroth konusunda bilgili bir fizyoterapist eşliğinde yapılmasıyla etkili sonuçlar alınabilmektedir.
Egzersizlerden bazıları şu şekildedir;
Hasta, pilates topu üzerine oturarak ve duvar çubuğu kullanarak bir aynanın önünde duruşunu düzeltir. Buradaki amaç; gövdedeki dışbükeylikleri (konveks) “ileri ve içe”; içbükeylikleri (konkav) “dışa ve geriye” zorlayan kasların kendiliğinden uzaması ve aktivasyonu üzerinde çalışmaktır.
Prone egzersizi, omuz traksiyonu (omuz çekme) ve omuz karşı traksiyonu kullanarak torasik (sırt) eğriyi; iliopsoas kasının aktivasyonu yoluyla lomber (bel) eğriyi düzeltir.
Esas olarak lomber skolyoz eğrisinin düzeltilmesine odaklanan yan yatma egzersizi sırasında hasta, lomber dışbükey tarafta yatar. Lomber dışbükeylik, omurganın yatay düzlemde hizalanmasına yardımcı olmak için bir torba ile desteklenir. Egzersiz sırasında gerekli durumlarda, hastanın sağ bacağı bir tabure ve sağ kolu bir sandalye üzerinde desteklenir.
Ayrıca skolyozu olan hastaların, omurga eğriliğinin sebep olduğu duruş bozukluklarını düzeltmek için uygulayabilecekleri “evde skolyoz egzersizleri” de mevcuttur. Bu egzersizleri uygulamadan önce mutlaka doktor ve fizyoterapistinizden eğriliğinizin şekli ve yönü ile ilgili bilgiyi alınız. Aksi taktirde yanlış pozisyonda yapacağınız germe ya da kuvvetlendirme egzersizi eğim derecenizi olumsuz yönde etkileyebilir.
Evde omurga eğriliğini düzeltmeye yönelik yapılabilecek skolyoz egzersizleri, bütün vücut hareketini ve omurga simetrisini sağlayan esneme-germe hareketlerini içermektedir. Bu egzersizleri günde 3 defa uygulamaya özen gösteriniz.
Hareketi tekrarlamak için eski pozisyonunuza geri dönerek yeniden başlayabilirsiniz.
Adolesan idiyopatik skolyoz grubu için (10- 16 yaş ergenlik dönemi skolyoz grubu) skolyoza özgü fizik tedavi egzersizlerinin etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış olup eğriliğin ilerlemesini durdurmada, eğriliğin düzelmesinde ve hastanın korselere uyumunun artmasında başarılı olduğu bilinmektedir. Genel olarak; yapısal olmayan skolyoz vakalarında, omurganın esnekliğini koruduğu küçük yaşlarda skolyoz egzersizleri daha etkilidir.
Skolyoza özgü egzersizler, eş zamanlı korse ile veya korse olmaksızın, 50 dereceden az eğrisi olan hastalar için alternatif yöntemler olarak kullanılmaktadır. Büyüme sırasında görülen adolesan idiyopatik skolyoz için; gözlem, skolyoza özgü fizyoterapi egzersizleri ve korse kullanımı, 2011’de Uluslararası Skolyoz Ortopedik Tedavi ve Rehabilitasyon Derneği (Society on Scoliosis Orthopaedic and Rehabilitation Treatment -SOSORT) tarafından kabul edilen tedavi yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşımlar; Cobb açısının azalmasına, eğriliğin ilerlemesinin önüne geçilmesine, kas dengesizliğinin ve ağrının azaltılmasına katkı sağlamaktadır.
Ayrıca bu tedaviler 3 boyutlu olarak kendi kendine düzeltme ve düzeltilmiş postürün (duruşun) uzun süre korunmasına yardımcı olmaktadır.
Hastaların skolyoz egzersizleri dışında günlük hayatta yapacağı sporlar, duruş bozukluğunu görünürde düzeltmede veya belli etmeme konusunda etkili olabilmektedir. Fakat yapılan sporların omurga eğriliğini düzeltmede birebir etkisi olduğuna dair bir kanıt bulunmamaktadır. Skolyoza etkisi hakkında merak edilen sporlar ve sorulardan bazıları şunlardır;
Skolyoz tedavisinde hastaya, hastanın dik durmasına yardımcı hareketler yaptırılmaktadır. Dolayısıyla bisiklet sürerken öne eğilmemek ve dik duruşu korumak önemlidir.
Yüzme, ağırlıksız bir ortamda omurgayı zorlamadan kasları güçlendirmeye yardımcı olduğu için skolyoz ve duruş bozukluklarında tavsiye edilmektedir. Yüzme ve su içi egzersizler vücutta ağır bir zorlanma olmamasını sağlar. Su içinde omurga üzerinde daha az baskı olur.
Ancak her skolyoz hastası farklıdır ve skolyozun tipi ve derecesine göre farklı yüzme teknikleri önerilir. Bu nedenle skolyoz için önerilecek egzersiz, spor veya yüzme programının bu alanda deneyimli sağlık uzmanları tarafından her hastaya özel planlanması gereklidir. Aksi halde omurga eğriliğinde kötüleşme gelişebilir.
Skolyoz egzersizleri ile omurga eğriliğinin sebep olduğu duruş bozukluklarını düzeltmek, başta hastalar için zorlu olabilmektedir. Hastaların daha önce alışık olmadıkları doğru duruş şekillerine kendilerini alıştırmaları zaman alabilmektedir. Fakat omurga eğriliği artmadan skolyoz tedavisine başlamak, skolyozun yaşam kalitenizi etkilemesini önlemektedir. Bu yüzden, çocuklarınızı büyüme ve gelişme döneminde vücut duruşu ve omurga eğriliği açısından takip ediniz. Unutmayınız ki, iyi bir gözlem, skolyozun erken teşhisindeki ilk adımdır.